Friday, September 30, 2011

Gelişine




Andy Rooney diye bi çapsız demiş bunları. Bu kadar iyimser bi kafaya ulaşmak için ne kullanıyor merak ettim. Benim geçmeme 2 sene var ama bir anda bir ışık hüzmesi içinden nur inmezse; uzaktan yakından hiçbir mümkünatı yok bu belowdaki followinglerin! Siyahla yazılıları o didi, kırmızıylan puntoluları ben didim.

Otuz yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp ne düşünüyorsun? diye sormaz. Umurunda değildir çünkü ne düşündüğünüz.   

Yarrraaama umrunda değildir, ''geldim 30 yaşıma geldim kocaya gitsem geri dönmem, dönsem kedi alır, adını Ahmet koyar, yarim diye onu severim '' ayıp günah diye, dili dimağına yapışır, boğazı düğümlenir, sesi çıkamaz.

Eğer otuzunu aşmış bir kadın TV deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV'nin karşısında yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir. 

Ultra enteresan bir şey olarak gmail, facebook ve twitter şifrelerinizi çözmeye çalışır ki genelde bazı embesillerin yemek sepeti şifresine karşılık gelen şifredir.

Otuz yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir...  

Ya bi siktirin hangi kadın kendinden emin olur????!!!! Ne yiyelim dersin; farketmez, ne içelim dersin; farketmez,  iyimisin dersin; hmm felan yaneeee, sevişelim dersin; beni seviyor musun aşkaaaaaam...

Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini ve kimden istediğini bilir. 

Bildiğim tek şey var o da kesinlikle hiçbir şey bilmediğim. Adımı sorsan Ezgi diyemiyorum.

Otuzunu aşmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser. 

Siklemiceğim hamsterım bile olmadı şu ana değin, kapıcı bile acaba benim hakkımda ne düşünüyor meraktan ölürüm!

Otuz yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür, boyu sürecek bağlılıklara doymuştur.

30 yaşına kadar ne yaşadığına bağlı. He doydum derse bi sorarım kim doyurdu? neyle besledi? bacım ver o yiğidin aslanın bbmini whats appını derim.

Hayatında en son ihtiyacı olduğu şey bir başka mız mız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.  

Yani bunun yaşla da pek alakası yok. Allah yapış yapış, mıymıntı herif sevmez; çarpar, yamultur, pipisine su döker çektirir yemin billah! Bana biri Ezgi şunu şöyle yap derse zaten direk seri katil moda alıp, neresini kesip neresine diksem diye düşünüyorum.

Otuzunu aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabi hakettiyseniz, size vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak. 

HAHAHAHHAHA . Ağır mı bilemem benden olsa olsa baş olur. Pahalı restoran görücek götüm de bi de kavga çıkarıcam varoş karılar gibi. Öper, koklar, tütsüler yakar, hint yağlarıyla masajlar, ayaklarını tuzlu sulara basarım.

Otuzunu aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu  hakedilmemiş bile olsa... Çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir.  

He bak en sikkosu bu. Ölsem yalan söylemem. Bağrıma taş basar zehir içer kan tükürürüm kimseyi yalan yere goygoylamam. Ama zaten goygoyu haketmeyecek biriyle de olmam. Ha siktir ultra mega dev elegan bir bayanım ben yaaa.

Otuzunu aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için.  

Bunun da ''yaş otuz, göte güven tavan''la alakası yok! Çünkü gönül güzelliği denen bir şey eşşek herif, sığ it!

Otuz yaşın üstündeki kadın sizin onun arkadaşına ilgi duymanızı hiç sallamaz, arkadaşının onun aldatmayacağını bilir.  

Bok sallamaz. Önce  götü 3 buçuk atar sonra kabusu olur, sonra o karının ağzını yırtar, sonra gider bütün maaşını jartiyere yatırır. Sonra da git bi daha o karıya bak, yerse!

Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur, onlar her bir haltınızı bilirler.

Bak bunu bazı ruh hastası sadece ev, iş, zengin koca, illa da ilişki, yalvarıyorum pipi, noooolur erkeeek diyen karılar yapıyo aman diiim.

Otuz yaşını aşmış bir kadın kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir.  

Off kıpkırmızı ruj yakışır mı bilemem ama eğer THE KATE MOSS değilse fena derecede evde kalmış, menopoza bağlamış karıdır o! Kaç koçum, kaç paşam, nefesin yeterse!

Otuz üstü kadınlar açık sözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Ne kadar geri zekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir, eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız. Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur. 

Valla ben bunu ceninden beri yapıyorum. Eğer bu 30 yaş üstü model kalifikasyonu ise, hayatımda ilk defa bir konuda bir adım öteye gidebilmişim. Eleştirin, yerin dibine sokun, dalağını deşin, ağlatın, öldürün!

Evet, birçok sebepten otuz yaşını aşmış kadınları beğeniyor ve takdir ediyoruz.

 ''Kadınlar çiçektir ve çiçekler su ister'' Anladın sen onu...

Friday, September 23, 2011

Taytıl Bulamadım






''Birini seviyorsan rahat bırak, seni bir tur boynuzlayıp geri dönerse zaten hep senindir; he yok dönmüyorsa orospu cocugunun önde gidenidir'' zaten hiç senin olmamıştır. Cümleyi bi kerecik benim için baştan okuyun ve nolur bir düşünün, kendinize bakın (sonra bana bakın sadly you aren't me http://www.youtube.com/watch?v=ENHYjW83Oxs&feature=fvst) Böyle bir olay mümkün mü? Yok kaçan kovalanır, yok seven sikilir; siken sevilir nasıl olabilir? Ben her zaman olduğu gibi; helal süt emmiş, uzun boylu ve ultra yakışıklı, bohem ötesi bi herif bulucam sonra sikime takmicam, öyle bön bön beklicem, o da ''ha siktir lan ezgiiiiiii'' diyip geri gelicek!! Ya da benim gibi ultra, mega, dev, ekol, efsane güzel very big cat yo bir kızı, adamın teki gelip bulacak sonra siktirip gidicek, ben de; benimle hiç ilgilenmeyen, kıçının kılını bile kıpırdatmayan, öküz trene bakar gibi duran bu adam için bilek kesicem????

'' Neşeli ol ki genç kalasın, kimseyi sikleme ki prim yapasın '' geyiğini hangi atamız bulduysa asosyal ergenin  önde gideniymiş ve bu yüzeysellikle muhtemelen; aç, sefil ve tek başına bir mağrada gebermiş. Bunun aşkla da pek ilgisi alakası yok aslında. Sevgili de olsa, arkadaşta olsa, karı-koca da olsa, iş arkadaşı da olsa, patron da olsa, hepsini geçtim sigara aldığın bakkal bile olsa ; bir insan benim hayatımdan 3 dakika bile yiyorsa bence önemlidir, mutlaka birbirimizden öğrenebileceğimiz bir ilim, bir irfan vardır. Birini siklemiceksem nie diye; vakit, çet, msj, whats app, tweet, friend request, bbm, goygoy... gibi nefesin anvai hip çeşitlerinden birini harcayayım? Yani ben kimseyi siklemim, kimse beni siklemesin, üçgen biçiminde birbirimize takalım, bunun adı da sevgi mi olsun?? 

Ben insanlarla uğraşmayı seviyorum, biri de benimle uğraşsın istiyorum. Hayatıma her yeni giren insanla birbirimize ''ya bu deveyi güdelim ya da siktir olup ölelim'' diye bakıyorum. Kimse kimseye yanlış yaptın doğru yaptın demesin, sıkılıp depresyona girip köşesine çekilsin; 30 yaşında olup bir cenin beyniyle hayatımıza devam edelim. Ben değişmem, insan ırkı dersen zaten embesil uğraşmayacaksın, kendi haline bırak! O zaman niye doğuyoruz, niye büyüyoruz, niye okuyoruz, niye dinliyoruz, niye izliyoruz, niye kokluyoruz, niye dokunuyoruz, niye yaşıyoruz ki? Mal gelip mal gidelim. İnsan konuşa konuşa hayvan düzüşerekten anlaşır ya hayvan kadar olamadık, öyle bile anlaşamıyoruz!

Bence kendinizi ne kadar dev aynasında görüyorsanız karşınızdakini onun 2 katı görün ki, bırakın biri elinizden tutsun, sizi mutlu etsin. Belki yeni bir şarkı öğreneceksiniz, belki yeni bir kitap, belki bir şarkı dillere pelesenk olacak, belki amuda kalkmayı, belki ayağınıza taş bağlayıp köprüden atlamayı, belki hayvanlamasına küfretmeyi. (Ben şahsen insan ilişkilerinde genelde bu en son kısmı obzörve edebiliyorum panpalar.)

Biterken, yine ve yine hayatımın filmi geldi aklıma, ordan arak bir kuple favourite quote ile bitireyim: Tam 2. dakikada giriyor.. Hayatımda duyduğum en en en muhteşem söz öbeği! Nedensene yeni template linklemiyor o yüzden ahada bu linki http://www.youtube.com/watch?v=XIizh6nYnTU

Saturday, September 17, 2011

Find your fucking inner peace


              
                                   AFRODİT GİBİ KARIYIM YEMİNLEN!


Dün akşamki aşırı derecede hipster, ileri düzeyde entellektüel, ultra mega beleşçi  fekat zavallı şekilde portakal suyu ikramlı bir Bienal partisinden sonra, yaydım götü misler gibi embesil türk dizileri tekrarı izlerkene, evde de çenemi dinleyecek kimse olmamasından sebep napim madem bilog yazayım dedim. Umarım, sanırsam ve korkacağım iyi etmişimdir.

Perşembe günü biyolojik olarak 13, zeka olarak 5, resmi olarak 29'uma ayak bastım. Büyüdüm, eşşek kadar oldum diyemesem de, itinayla saklayıp hiç kimselere belli etmesem de; beyin loblarımda ucundan kıyısından çok tizden bir açılma hissettim yemin billah. Hani hiç öyle ''Büyük sıçtım, evde kaldım, amanın yandım Ali'm, ayda 80 bin TL kazanıyorum, takribi 3 seneye işi bırakıp boz ayı fotoğrafları çekeceğim'' olmadım...'' Artık daha karakterli bir karı olup ''Hiçbir sik değilim ama KENDİM'i on numara pazarlıyayım, herkesi yüzüme güldüreyim ama arkamdan ana bacı düz gittireyim.''????? onu da olmadım...'' Atomu parçalarım ama erkekleri değiştiremem, beni göklere çıkaranı bulucam ( AMEN), beni seviyorsa gelir eğer gelmiyorsa zaten hiç benim olmamıştır staylaa takılacağım.'' hiç olmadım.

KENDİM OLDUM ve KENDİM'i  A SERIES OF UNIDENTIFIED & FORTUNATE EVENTS'in içine attım. Şöylekine; Birazıcık daha rol yapıp, kendimi azıcık daha proper gösterip, bir iki aycık daha ''sen ağzımın orta yerine sıçsan bile ben burdayım bebeğim'' davransam gayet evlenebileceğim adamı KENDİM bıraktım...Herkesin çok bir bok sandığı  ve doğru dürüst para kazandığım bir mesleğim varken KENDİ isteğimin peşinden koştum... Herkes tarafından konu hakkında bir bok bilmeyen bir insan olarak, yerin dibine sokulacağımı bilerek ve siklemeyerek, gittim reklam ajasında ben yazar olacam yaaaaaaa diye KENDİM'i damızlık eşşekler gibi ortaya attım. Bunları kronolojik sıra içerisinde yaparken arada bileklerimi kesesim geldi, arada boğazıma halatlar dolandı, ağlama duvarına tek gidiş bilet alıp anıra anıra ağlayasım da geldim ama bir kere KENDİ KENDİM'i mutsuz etmedim, insanlara hayatı dar etmedim. KENDİM'i çok beğeniyorum sanmayın KENDİ KENDİM' e sürekli ''ne cüce, çenesi düşük, ruh hastası, lanet bi karıyım... Ben de gösterip ama vermeyen, incilerini dökmeyen, Ahmet'e elverip Mehmet'e göt veren ama bütün kahve ahalisi tarafından Türkan Şoray kadar prensip sahibi bir karı niye olamıyorum deiyorum hep.  Ama sonra bu modelin zaten yapılmışı var ya olum panik yooook! senin hala olurun var.'' diyorum...

Bunları böyle mal mal yazmadım heralde bi havuç var işin ucunda! siz belki kapamadınız ben söylim; karakterli ve cool olalım derken insanlıktan çıkıp korkak embesiller gibi davranıyoruz ya; iyi bir şey bulduğumuz zaman korkup altımıza sıçarak kaçıyoruz ya, terk edildikten sonra mal mal foto uploadları ve hıyar hıyar tweetlerle KENDİMİZE'e ultra güvenli ve siklemez görünmeye çalışıyoruz ya; bunlar aynanın göt yüzü. Bir de o götün yiyemediği,  aynı boku bin defa yiyip, üstüne 2 bira çekip ''Koymuşum götüne dünyanın sonu mu? yine yaparım daha beter sıçarım ''dediğin bir yüzü var ki onu yaptığın anda ''ULAN AZ DAHA ÇALIŞSAM KURANIN ŞİFRESİNİ BİLEM ÇÖZER, AYA AYAK BASAR, ORDAN MARSTAKİ SUDA YIKANIR, CERN'E BRIEF VERMEYE GİDERİM BEN'' diyosun.

Özetle DELİ DİYORLAR BANA DESİNLER DEĞİŞEMEM, DESİNLER DEĞİŞEMEM, DESİNLER DEĞİŞEMEĞĞĞMM...

Wednesday, August 3, 2011

Am'a Am'a Am'a


The photo ebove cuk oturdu yemin billah!

Geçenlerde bir tweet görmüştüm; ''Kızlar; bizim abla, cicim, bebişim diye konuşmamız  hoşunuza gidermiydi? O zaman bırakın şu abi, hacı, panpa konuşmalarını'' diye. Valla açıkcası 30 yaşına gelip,  hatta antropoza 2 kala; am am am am demelerinden çok daha siviti bir hareket olabilir o tarz konuşmaları.

Boru değil yıl 2011 oldu internetten karı pornosu indirmek sudan ucuz; iphoneda kamasutra aplikasyonları tavan yapmış; bu erkek milleti karıya doyamadı arkadaş! 13 yaşında filankene bayılırdım bi çocuk beğeneyim, o da beni beğensin ama benden başka 48 tane karıya daha yazsın, depresyona gireyim ağlıyayım zırlayayım bileklerimi keseyim.  Hatta arkadam leşo leşo konuşsun; ama bunu bana aşık olduğu için yaptı sanacak kadar beyin lobları tıkalı bi karı olayım, yetmesin üstüne Sezen Aksu dinleyip iyice nevrotik bir embesil olayım. Yetmesin pasiflora şatları çakim ve hatta...

HAYATIMBİRFİLMŞERİDİGİBİGEÇSİNGÖZLERİMİNÖNÜNDEN

Şu an itibariyle biri yanımda am dediği zaman gerçekten irritasyondan taşikardi filan geçirip, ordan şeker komasına bağlayıp, hipertansiyonla zirve yapıyorum resmen...

Artık biz karı milletinin götünde o don durmuyor ne yazık ki. Cidden bu amsalaklık üstüne master hatta doktora yapmayı düşünüyorum. Mesela benim kadar ultra zeki, mega güzel, dev şeker bir karıyla deyte çıkan herif; ertesi günü nasıl diplerinden siyahlar zortlamış, votka redbull içip demet akalın şarkısında çakmak sallayan, azami zeka seviyesine fizan kadar uzak bi karıya yazabilir. 

Bu yazdığımı kesinlikle hiçbir erkek modeli anlamadı biliyorum. O yüzden daha açık bir örneklen zenginleştirmek istiyorum;

Mesela ben Benicio Del Toro ile deyt ediyorum; akşam beni Cipriani'ye roze içip, havyar yemeye götürüyor. Canımız sıkılıyor şilebimize atlayıp St. Barths'a gidiyoruz felan.

Sonra onun götüne tekmeyi koyuyorum ve İsmail YK'ya aşık oluyorum; beni akşam lahmacuna sarılı içli köfte ile portakallı oralet içmeye götürüyor; sabah kahvaltıya Lucca'ya; akşam tisko diye Zortie'ye gidecek kadar amele ötesi bir hayatımız var; bana doğum günü hediyesi kafam kadar damalı Luiz Vidon alıyor felan.

Bu size itici gelirmiydi? Ya da benden sonra bunla nöööörüyo bu kız dermiydiniz? Eğer hayırsa; yalvarıyorum oksijenimden yemeyin, tası tarağı toplayın gidin.

Eğer evetse; Hilal Cebeci ayarı karılara, otlak görmüş danalar gibi yamanmayın.Ya da yapın ama bari bi standartı yakalayın hem emmeye hem gömmeye nereye kadar?

Hayır yapın yapmayın demiyorum ama ergenken hobi olarak yapın şu amsalaklığı. 

P.S. I Heart You: Ramazan'da açığız panpişlerim...

Thursday, June 16, 2011

... Ultra, Mega, Dev, Ekol Romantik Bir Bayanım

Bir kitap okuyorum inşallah kafayı sıyırmam, adını söylemicem tabii ki de:) bilenle evlenicem direk!

Seni ararım; bulursam, ne iyi; bulamazsam da, ne yapalım bulamamışımdır.

Şöyle bir ikilem yaşıyorum: Seni bütünüyle kendime istiyorum; ama senin özgür olmanı, bağımsız olmanı da istiyorum; ama senin özgür olmanı, bağımsız olmanı da istiyorum... bana bağlı olmanı; ama benden bağımsız olmanı...

Bunlar bağdaştırması olanaksız şeyler mi?  Çok zor; Her birimiz ötekine tanıdığı ilişki uzamında yalnızca ona yer tanır, başka ilişkleri oraya sokmazsa, bağlılık sağlanır; öte yandan, o ilişki uzamı, her birimizin toplam yaşamında, başka ilişkilerimizi tabii ki etkileyecektir, ama onları belirlemez ya da yutmaya, bütün yaşam uzamımızı kaplamaya çalışmazsa, bağımsızlık da sağlanabilir.

Çok mu dolambaçlı söylediklerim?

Gerçeklerin hayal yanları; sanki, olanaksız; gerçek olamayacak yanları ilgilendiriyor beni hep; hayaller gerçeklerden daha değerli oluyor benim için.

Hep, hala çok yalın, basit ölçülerle bakıyorum yaşama: doğru-yanlış-haksız-değerli-değersiz... Belli noktalarda saçma olduğu ortaya çıkan ölçüler. Peki bu geleneksel ölçüler ile, devrimci özgürlük anlayaşını nasıl bağdaştıryorsun, hemşerim?

Önemli olan kişinin duygularını tam olarak bilmesi değil, onları denerim altında tutabilmesidir... Ama bunun için de onları tam olarak bilmesi gereklidir: İki yanlı olanaksızlık! 

Nedense çok Synecdoche New York ruh hali yarattı bende, bayıldım o ayrı... 

Iyy hiç benlik omamış bu yazı.. Neyse ki kişilik bölünmesi sıkıntılı bir insan olduğum için pek garip durmaz!

Monday, June 13, 2011

Her 2 kişiden 1'i, yani her mahalleden 100 kişi toplasan 0


Benim babam Toyota gibi adam değildir pek, hatta fiziken daha çok Vosvos gibi abi diyebiliriz; ama kafa biraz basan cinsindendir '' Atatürk mezardan çıksa padişahımız karşısında alacağı oy taş çatlasa %30' dur ona göre kullan oyunu.'' demişti bana ki saat 20.00 sularında resmi olarak boyumun ölçüsünü aldım! Boyumun1.50'den hallice semalarında olduğunu da düşünürsek; adam yemin billah haklı çıktı!

Oturup adam akıllı Osmanlı'dan bu yana Türk siyasi tarihini birazcık karıştırsak zaten Kurtuluş Savaşı'nın biraz öncesi ve birkaç sene sonrası hariç ( O da Atamızın itelemesiyle zaten. Resmen hayalmiş gerçek olmuş, tabiki yine hayal olarak elinizden öper! ) Türkiye'nin hiçbir zaman sosyalist zihniyette bir ülke olamadığını görürdük. Seçimden bir hafta önce ''Atatürk devrimleri damdan düşme yapmıştır; zorla kafamızdaki fesleri çıkarmış; ana dilimizi zorla değiştirmiştir'' diye köşe yazısı yazılabilen kafada bir ülkede heralde BU SEFER BAŞKA olacağını düşünmüyorduk hiçbirimiz. Ana muhalefet büyük yara aldı; doğru dürüst muhalefet yok diyip duruyor herkes... Sosyal devlet kafalarında parti, bu kadar man kafa bir ülkede, orta direk, ana sağ, muhafazakar, molla, yeşil sermaye, ÇILGIN bir partiye karşı muhalefette! Bu yaşımda gerçekten  ATOMU BÖLECEK KUDRETİ KENDİMDE BULUYORUM DA; BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLAN AZİZ MİLLETİMİN VATANDAŞLARININ ZİHNİYETİNİ DEĞİŞTİRECEK KUDRETİ KENDİMDE BULAMIYORUM... 
 For ex:
''Ayy Kemal Kılıçdaroğlu çok ezik ya halka seslenemiyor, konuşmaları zayıf''.
-Neyi eksik mesela ne dese?
- Hmmmmmmm ya ben Kaaaalyon'da Avatar üstü Sushico yiyodum, o arayı kaçırmışım panpa!

Padişahım 31. Tayyiban balkondan ahaliye seslenirken  üstadı Turgut Bey'e ne güzel selamı çaktı!

Biz hala ''Atatürk 1, Turgut Bey 2, Padişahım 3 '' denilen bir ülkede oy verdik. Biz hala oy oranı arttı ama çıkardığı milletvekili azaldı???!!??? nın mümkün olduğu bir seçim sisteminde oy verdik Biz hala bize ana avrat düz giden bir adama, adam işini biliyor halka hitap edebiliyor denen; biz hala hali hazırdaki maaşımızdan kesilmesine, torunumuzun torununun rızkından yenmesine rağmen, aa artık hastaneye gidiyoruz ama para vermiyoruz diye düşünülen bir ülkede oy verdik! Biz, boğaz olan bir şehre atgötten yeni bir boğaz türetilebilen, bunu da çılgın proce diye bize yedirebilen insanların Başbakan olabildiği bir ülkede oy verdik! Valla bacım benim adım hıdır elimden gelen de budır!

P.S I Heart You:  He bi de bugün Bebek Parkı'ndaki çimlerde, mis gibi denize nağzır, djarum black eşliğinde kahve içerken saçlarımdan rüzgar süzüldü ya; bi de AKASYA DURAĞI ARTIK BİTİYORMUŞ YA; OHHHH çektim..Ben de böyle küçük şeylerden mutlu oluyorum; DARISI  9999999. bölümde EVERYBODY HATES RAYMOND'ın başına!!!

Tuesday, June 7, 2011

Venüs vs. Mars

Haftasonu Çılgın Bebek Fest'e aktık kankxxxx; Götümün dibi madem görmemişlik olmasın diye görmemişliğin böğrüne gittik. Alorhan Danzz in da house eşliğinde, elinde çıt çıt çıt BBM no 98888888 üzerinden çet yaparaktan ( herkes ona bakıyor ya o kimseyi sallamıyo çok kuul hesabı!?) '' Ya Batucan burası aşırı bir crowd felan yaneeeeee biz Big Chef's e doğru rüzgara kapılıcaz panpa!''

Bu arada Beşiktaş Belediyesi'nin sadece mesaj atmakta değil seyyar satıcıları da engellemekte istikrarlı olduğunu gördük. Yürürken dilim damağımla bir oldu bir damla su bulamadık. Resmen ağzım tükrük salgılasın diye damla sakız çiğnedim oda sol üst dudağıma yapıştı kaldı! Allahtan Lucca var da satsumaları ezdik be!



Neyse bu kadar janjanlı muhabbet yeter. Anti feminist bir karı olaraktan gerçekten ERKEKLER MARSTAN, KADINLAR VENÜSTEN favourite quotesinin altına imzamı atarım gençler.

Mesela biz Venüslü'ler ne kadar yüreğimizin götürdüğü yere gidiyorsak, Marslı'lar pipisinin dikine gidiyor.

Biz Venüslü'ler  yaşadığımız her boka mutlaka bir isim takmak veya taktırmak için bir tarafımızı yırtıyorsak, Marslı'lar için her zaman; ''BELİRSİZLİK IS BLISS'' bacım.

Biz Venüslü'ler ne kadar karmaşık, lahana gibi katmer katmer ayır herif seviyorsak, Marslı'lar bul karoyu al parayı karı seviyorlar, çöpsüz üzüm olsun bizim olsun!

Biz Venüslü'ler, ne kadar ay acayip rafine zevkleri var yaa en son Vuze'den 10 tane independent film indirdik çok Kitsch çok aşığım dersek; Marslı'lar genelde aynı bu özellikteki karıları sevdiğini söyleyip, dışı gotik içi manikürcü karılara giderler.

Biz Venüslü'ler ultra zeki olduğu için herşeye mutlaka mantıklı mantıksız bir cevap arar arar arar, dadanır dadanır, bunaltır, gebertirse;  Marslı'lar hep bu sıralarda dut yemiş bülbül kesilir.

Biz Venüslüler her zaman niye beni beyenmiyor, BENİM NİYE ÇİKOLATAM YOK? BENİM NİYE PÜSKEVİTİM YOK? diye soraaaaaar durur kendi kendine ve 40 other Venüslü'ye; Marslılar altında taksi sarısı, Doğan görünümlü, Anadol ruhlu, içi mavi florhasan ışıklı, aynasında cd asılı, Yurtseven Kardeşler çalan bir Şahin kullanıyor olsalar bile; giderim alayına kankaaaaaa derler ulu ortaya! (ah be abi)

Biz Venüslü'lerin aşkından endoplasmik retikulumlarında kelebekler uçuşurken; Marslı'lar takılıyoruz abi yemişim aşkını derler...

Biz Venüslü'ler ne kadar Mars'lıları aman paşam iyisin hoşsun diye şakşaklarsak; Marslı'lar Venüslü'leri iyice gerizekalı belliyor... Ez babam ez!

Venüslü'ler ne kadar Justin Bieber'ı hayvan gibi beğendiklerini söylemekten kaçıyorsak; Marslı'ların da aynı şekilde, Hadise beni de ''Stir me up''sa diye ağzından salyalar damlar.

Venüslü'ler her ne kadar beyaz yakalı, sevdiği ama aşık olmadığı, mantıklı ama tutkusuz, helal süt emmiş bir delikanlıyla ışık hızından da hızlı nikah masasına oturmak istiyorsa; Marslı'lar 45 yaşında 20 lik çıtır alıcam zekasında oldukları için; Çırağan Sarayı'ndaki o düğünden, hiç sahip olamayacakları bir Ferrari'yle kaçmak isterler.

Venüslü'ler o Marslılar'ın asla farketmeyeceği 3-5 kiloyu vericem diye yemek yemezler, güzel görünüceğim diye saçlarını sürekli boyatırlar; Ama o sırada Marslı'lar diğer Marslılarla Play Station oynarken, bira göbeklerini büyütüp, oh be YAŞASIN VENÜS'SÜZ HAYAT! demekle meşguldürler.

Ben sanırım hiç Venüs'lü olamadım, Mars'lıyı da sevemedim. Ben, her hangi bir yerde deniz kokusu eşliğinde rakı içmekten, 20 sene önce en sevdiği şarkıyı hatırladığı andan, dedesinin bahçesinde cıpıldak ayakla dut toplamaktan, herhangi birine benim bildiğim ama onun bilmediği bir şeyi anlatmaktan yada herhangi birinin bana bilmediğim bir şeyi anlatmasından, her türlü genelleme karşıtlığından, ha bir de bi zahmet beni tanımak için çabalayan insanlarla olmaktan mutlu oluyorum.. OOOHH that's very sweet of mine.

Cidden mutlu olmak ne bir sevgili bulmakta, ne çok para kazanmakta, ne evlenmekte, ne ayrılmakta, ne aypot, pet, fonda, ne her hangi bir beygir araba almakta. Ne Venüs'lüde ne Mars'lıda İÇİMİZDE!

P.S. I HEART YOU: Bu reklam camiası beni çok değiştirdi. Avukatkene daha rahat yazıyordum; noktalamaya, imlaya uyuzluğuna dikkat etmiyordum. Şimdi ürkek bir sokak kedisi misali, yusuf yusuf yazıp siliyorum felan.

Friday, April 29, 2011

01.2023




Şu an cümleten Back to the Future Part II'da, J. Fox'un 2015 oha uzay diye gittiği yere sadece dört seneyiz. 2011 kıyamet değilse zaten 2012'den iş çıkmaz, belli ki 2023'ü görücez. 

01. 2023, Istanbul; doğu, batı ve orta olmak üzere üç kıtaya bölünmüş. Ben tabiiki de batıda; Türkiye'nin en doğusundan (pek sanmıyorum ama inşallah hala Türkiye'ye ait kalır.) Istanbul'a zorla getirilen kapkaççı ve torbacı kardeşlerimle aynı kıtadayım! Sabah işe gitmek için hazırlanıyorum; duş aldım, giyindim, kıpkırmızı ruj, takma kirpik, on numara makyaj yaptım. Tam kapıdan çıkacağım, türban/başörtüsü/bone etc. herneyse onu takmayı unutmuşum. (Makyajsız olmuyo bu melet. Yeter ki, saçındaki iki kıl hariç her yerin dikkat çeksin.) Aslında hiç önemli değil ama başbakanımız!!!!! Çok pardon devlet başkanımız öyle buyurdu si.e si.e takıcaz!

Taksim'e doğru yürüyorum içim içime sığmıyor. AKM yıkılılalı yıllaaaaaar olmuş. Nihayet yerine cami görünümlü nükleer santral yapılmış. Oh be! Hafta sonları beleşe tüp ve çakmak doldurmaya gidebileceğimiz bir yer var artık. Hep televizyon hep televizyon, Nereye kadar?  Radyasyonda istediğim verimi tam olarak alamıyordum. 

Neyse işe geldim. Bütün erkek iş arkadaşlarım tıraşlarını olmuş, bademi komuş! Internetten gazete okuyacağım ama googleyamıyorum, TİB müstehcen arama sonuçları veriyor diye engellemiş. Ama allahtan sayın başbakanımız, pardon devlet başkanımız gibi bende engelli sitelere girebiliyorum. Köşe yazarlarına bakıyorum hepsi Silivri'de. Olsun orası da artık boğaz. Başbakanımız, pardon devlet başkanımız, onları boğaza götüremedi belki ama boğazı onlara getirdi. Helal koçuma! Hem artık boğazdan transatlantik geçmediği için, Bebek'den, haşemayla,  haremlik-selamlık denize bile girilebiliyor.

ÖSYMYGSKPPSALES başkanı Ali Demir, hala gerizekalının başkanı. Kuranın şifresini çözdüm diyen,  Jim Morrison'ın en kötü replikası çocukla, ultra mega dev kiriptoyu bulmaya çalışıyorlar. Kalantor başına düşen milli gelir: senelik 500000 TL. Eeee tabiki de bu genel ortalamayı yükseltiyor yani herkes zengin. Tecavüzcü erkeklerin pipisi kesiliyor, kadınlar kuma gömülüp taşlanıyor. Obeze şişko, hayat kadınına orospu, maçolara sığır, TUZLUK KARILARA ECE VAHAPOĞLU  deniyor. 

Festival, konser, sponsor filan böyle şeyler vardı gençliğimizde, en son 11 Haziran 2011'de gece 24.00'den önce +24 olduğum için içebilmiştim en son rakımı. ARTIK KAMUSAL ALANDA ALKOL YASAK, AÇILIM TARZİNGEN!! Şimdi CUMA'YI iple çekiyorum; El altından illegal aldığım rakımdan, evde Rahaaaaaaaaaaaaaatt rahaaaaaaaaaaaaaat bir yudum almak için!!  

Monday, April 25, 2011

Dev Bir Kediyim

Bir embesil olarak aylardır blog ayarlarımı yapamadım, hayatıma giren çıkan milyonlarca erkeğe sordum fekat 38 punto, kan portakalı kırmızısı, ''mahkeme kararı ile kapatılmıştır''.  zavallılığından, dev yakışıklı, ultra zeki, mega karizmatik erkeğim; alankayam tunçum kurtardı beni.

Engelleri sende kaldır siteleri ararken, İstanbul Film Festivali'nin 30. yıl anniverseryası için kendi festival hikayemi yazdım. Ohannesburger bir de birinci oldum.  ( Herkes yaz yaz dedidiği için utanarak link atıyorum. Ölsem bahsetmem. Hatta şu an 45 senelik ego depoladım bundan sonra mağarada yalnız yaşasam gam yemem.) Başka birşeyler karalamıştım ama hayatımda insan yerine sünger olduğu için toparlayamadım şu an. O arada siz beni şakşaklayın madem. Ha bir de allah için ÜLKEME İYİ BAKIN! yoksa çok pis gönül koyarım.



25
Şubat

İstanbul Film Festivali, çoçukluk, ergenlik ve erginlik olmak üzere yaklaşık 23 senedir bazen bir zorunluluk, bazen bir heyecan, bazen de bir mutluluk olarak ister istemez hayatımda.İster istemez diyorum çünkü babaları beş yaşındaki çocukları sirke, buz patenine,lunaparka götürüken benim babam bütün zırlamalarıma ve tepinmelerime direnerek ısrarla her İstanbul Film Festivali´nde günde en az iki filme beni yanında götürürdü. Film festivali olduğu zaman malum ara yok karnım acıkır, çişim gelir, uykum gelir, film zaten rusça, altyazısı ingilizce, bir de önde bi yazı daha var o türkçe ama hep cüceydim zaten göremezdim neler çektim. Çok iyi hatırlıyorum birgün Otomatik Portakal´a gitmiştik zaten başroldeki çocuğa aşkımdan ölücem ( o zamandan belliymiş yanlış seçimlerin kadınıyım), benim babam niye normal babalar gibi baklava dilimli süveter giyip pazarları kebapçı programı yapmıyor? niye beni sürekli böyle garip yerlere getiriyor diye böğürerekten ağlamıştım, annem çimdikleriyle zor kendime getirmişti.

Şimdi 28 yaşındayım şu an bütün taşlar yerine oturdu adam çok cool adammış ama tabiki de o zamanın öcünü en fantastik, en bağımsız filmlere onu da yanımda sürüyerek alıyorum. Genelde tercihim 120 dakidan aşağı olanlardan da olmuyor.

Tuesday, January 25, 2011

İnşallah

Başka bir post yazıyordum ama bu görsel şölen karşısında stendhal sendromu oldum resmen. Adnan Oktar, Harun Yahya sahne adıyla islama dair ulvi bilgilerini bizimle paylaşıyor.  (via Harun Yahya inşallah) Sıkça sorulan sorular bölümünde ''Cehenneme giren birisinin oradan çıkma ihtimali var mı?  Derginizle aldığım VCD bozuk çıktı. Bunu telafi eder misiniz? '' gibi muhteşem sorulara cevaplar da var. Boş bir zamanınızda mutlaka bakın derim.  

Ben en çok Thierry Henry'nin İslam'a devekuşu girişini beğendim. 


                                   
                                                

Wednesday, January 19, 2011

Haziran 2011'e Hikayeler

Demokrasi: 1- Halkın rızkıyla stadyum yapmak  2- Resmi konutunu beğenmeyip halkın rızkıyla 46.000 liralık villada oturmak. 3-  Utanmadan halka nankör veya neo-con demek bir de üstüne stadyumunu vermem diye tehdit etmektir.

Türkiye'de demokrasi vardır.!?




Valla bir Gemide'yi izlerken bu kadar ağzım bozulmuştu bir de saolsun Recebimi izlerken ağzım lağım gibi oluyor. Beğenmediğine ucube, gönül koyduğuna nankör, yaşam tarzına saygı duğduğuna aksırık tıksırık, sabah başlıyo akşama kadar saydır babam saydır. Saolsunlar Recebim teklediği yerde danışmanları ile kabine de desteklerini esirgemiyorlar. Biri ''Galatasaraylı olmayı askıya aldık.'' diyerek şalteri indirmiş. Diğeri ilköğretim 2. sınıfta amcaoğlunun takımına özenen ezik kocakafalı çocuklar gibi ''Galatasaray'ı artık bırakıyorum, bu sezon Trabzonspor'u destekleyeceğim'' demiş. Recebim ıslıklama üstüne zaten varını yoğunu kocasına saklayan namuslu türk kızları gibi ''GÖSTERİYORUM AMA VERMEM!'' buyurdu. Oh ne güzel  sanki kendi banka hesabından parayla aldı çimentoyu suyu. 

Kesinlikle bu konuda en güzel açıklamaları dün akşam 5N1K'da Aldürrahim Albayrak orta ikinci sınıf seviyesinde lazcasıyla yaptı. Adam resmen türkçe klavyeyle ingilizce mail yazar gibi konuşuyor.

''Cüneyt abicim biur tane galatazaray varidur oda bizum galatazarayımizdur. Buçün bende şizler kimin (gibi) sayın paşpakanimuza yapilan isluklamadan sebep çok üzcinum. Bana isluklarsan bende sayın paşpakimizun verdiğu tepçiyi veriridum. Biz buçün bitun galatazaraylilar olarak mectup yaziduk sayın paşpakanimuza.''

Premenstural sendromlu karılar gibi bir hassasiyet, bir asabiyet, bir alınganlık. Diziyi beğenmedim izletmiyorum, alkol kullanmıyorum içtirmiyorum, ıslıklandım kafam bozuldu stadı vermiyorum, ceketime yumurta bulaştı mahkemeye veriyorum, böyle sanat olmaz içine tükürüm, öyle heykel olmaz olsa olsa ucube olur.

Ama hepimizi kucaklıyor gerçekten aynı diziyi izliyoruz, aynı yazarı okuyoruz, takip ettiğimiz sanatsal eventler aynı, aynı açılışa gitmek için kıçımızı yırtıyoruz, aynı ipodu kullanıyoruz, bizde malvarlığımızı satıyoruz aynı aynı ya bu kadar olur, bizde ana avrat küfrediyoruz ama hiçbirimiz koskoca devleti yönetmiyoruz arada incecik, tizden bir fark var.

Kucaklamasın arkadaşım doğru dürüst yönetsin yeter.

Recebime alternatif bulamayan kararsız seçmen grubu varya şöyle minimal yaklaşık 10 milyon TC vatandaşı kadar ben onlara buldum hiç yorulmasınlar artık tek alternatif var oda digiturk  3. kanal.

Neyse yetti artık... Haftasonu sinemaya gittim. Love & Other Drugs'da Ceyk Cılennhoal ultra muhteşem ötesi yıkılıyodu yine. Ama olmuyo adam eski cazibeyi bir türlü tutturamıyor! Kirsten Dunst'dan sonra, önce Reese Witherspoon sonra Taylor Swift embesiliyle çıkmak; Beren Saat'den sonra, önce İclal Aydın sonra da Kendi'yle çıkmak gibi.

Bambaşka bi yazı yazıyordum yine tepemi attırdı.  Ne demişler sayın sayınlarımız ''twitter cıvıtır''. ey allahım ey!!!

Wednesday, January 12, 2011

O TARZ



Adını Feriha Kodum'a, Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi'ne yaraşır tuhaflıkta bir afiş hazırlamışlar ki takdire şayan;


Hiç birşey izlemiyorum ay bebişim sadece National Geographic ya. Hayvan çiftleşmesi izleyip özel hayatıma uyguluyorum, hele suda böyle etlerin buruşa buruşa fil gibi mübarek.

Valla hem 30 dkda 2 kelimeyle yürüyen sanatsal indepented, hemde Fatmagül'ün Suçu Ne? izliyorum. Annie Hall ile Bihter Yöreoğlu Ziyagil Tarlabaşı'nda saç baş kapışırlar benim gözümde. Hoş Ziyagil soyadı ne lanetliymiş ; Ziyagil Konağı'nın sultanı Bihter tecavüze uğradı, boyu devrilsin nişanlısı terketti, iğrenç bir yengesi var kötü yola düştü düşecek, jr princess Nihal Ziyagil, kapıcı kızı olmuş, yokluk içinde manyak abisi ve aşırı prensipli babasından çekeceği var. ( kapıcı kızı olmamış bence heralde kapıcıların malvarlığını araştırmadan çekmişler o diziyi.. su bedava, elektrik bedava, kira yok, maaş var, getiri götürü var, emeklisi var yi babam yi) 

Asıl bombasyon gece Çarşamba geceleri Muhteşem Yüzyıl vs. Şüphe. Çok merak ediyorum, dünyanın hangi ülkesinde bir dizinin aynı bölümü üst üste 2 defa aynı kanalda yayınlanır?  Show Tv ve Kanal D'yi Moviemax kafalarından ötürü tebrik ediyorum. 

Şüphe'nin castı muhteşem ötesi, bu kadar extra ünsüzü aynı dizide toplamak için heralde üstün çaba sarfetmişlerdir. Allah aşkına ergen tipli adam kaytan bıyık takınca psikolog mu oluyor ? Benim psikoloğumun öyle bıyığı olsa kafayı atar saati 250 tl lik kazığa oturtur çıkarım. Yalvarıyorum İsmail Hacıoğlu  Bir İstanbul Masalı'ndaki Esma'nın little brotherı olarak kalsın! Şımarık striptizci genç kızı da iyi araklamışlar Blair Waldorf'dan x.o.x.o bebeğim

Magnifikınt Yüzyıl zaten olacak gibi değil. Yani hiç mi müze gezmedin hiç mi kaftan görmedin? Magnifikınt Sülümeaan  anoreksi olmuş!  En ortalama padişah kaftanına benim gibi beş tane rahat girer o iki dirhem bir çekirdek ve 2011 türkçesiyle konuşmak ne? Kanka sen 2 rekat takıl, ben bi Hürrem çekip geliyorum hemen filan diyecek heralde ilerki bölümlerde.
 
Ayrıca Ben Osmanımı kimseler vermem o Caroline cadısının da saçını başını yolarım Ali oğlu Ali ne bulduysa o kapçık ağızlı Hollandalı Perihanda!

Bu yazıda diziyle filme geçsin madem...

Hepimiz Black Swancıyız dalağını sökücez canını çıkarıcaz ele ayağa düşürücez. İkinci bir Eternal Sunshine of the Spotless Mind vakaası yapıcaz o filmi sevmeyene Anadolu'nun ücra kasabalarında halen kız vermiyorlar. Black Swanı en az 8 kere izleyip favourite film diye dövmesini yaptırmayanın da suratına tükürücez! Natalya Portman ne cırmaladı o sırtını sinir stresten içim kalktı resmen.

Bitti bitiyor haaaanım;

Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun yaptığı araştırmaya göre; Türkiye'de 186.000 kadının kuması varmış, 2.000.000 kadın (malesef eski TL hesabı sıfır atmadan) ve 5.000.000 küçük yaşta evlendirilen kız varmış. Belli ki fırsat eşitliği yok aramızda; bize öyle envai çeşit seçenek sunulmuyor bulduğun bir taneyle idare edicen mecbur. Ama bir yandanda seviniyorum evet  hiç değilse üstüne para saymıyoruz kolumuza koca diye taktığımız adama be.

Neden bu alkol yasağı olayına bu kadar şaşırdı insanlar anlayabilmiş değilim. Adamlar senelerdir iktidarda ve hiç bir zaman don sütyen kamusal alanda takılacaksınız diye bir vaadde bulunmadılar ki. Şu an çoğunlukla iktidar olup, bizim temel hak ve hürriyetlerimizi sınırlama hürriyetini kullanıyorlar. Eee normal senelerdir babalar gibi oy veriyoruz ama alkolüme dokunma di mi tek derdimiz? Hepimiz ucubeyiz yapıcak birşey yok!

Biterken sarhoş olma özgürlüğümü kullanarak, okulda karşı cinse yaklaşmadan mezurayla 45 cm ölçen yarının sayko gençleri için içiyorum şerefe ...

Tuesday, January 4, 2011

Bir ay sekiz hafta olsun


Bilgi Üniversitesi  Faculty of Law (lo diyoruz amelasyon gibi love diil) mezunu bir genç kız olarak üniversite hayatım boyunca V.C.D. Vijual Kominikeyşın Dizayn (hep merak ederdim içerde atom filan parçalıyolar heralde böyle havalı bir bölüm ismi daha olamaz bacım, aynı zamanda DVD olamamış ezilmiş havasıda vermiyo değil hani) öğrencilerine özenmişimdir. Yönetim, biz hukuk aşkıyla yanıp tutuşan inekleri, Dolapdere kampüsüne tıkıp sadece birinci sınıflar ve hazırlıklarla okumaya mahkum edip ister istemez sübyancılığa yeltendirmişti.

Bir kere onlar bütün bölümlerle karışık takılanziydi, biz dayakçı üvey babanın din okuluna gönderdiği ezik evlat gibi, bir binada kapatılarak ağız burun ve serum yoluyla ilim irfanla beslenirdik. Bizim hocaların yaş ortalaması MECELLE'ye denkti, onların çatlasa kırk küsürdü. Onlar hocalarına naber dese sosyal olurlardı biz özel yetkili ağır ceza mahkemesine ramak kala muamelesi görürdük.

Dün twitterda uçankuş yazarılarından Cücü ; ergenlik çağında sivilce sıkan, bıyıklarına terler yeni düşmüş kiddolar gibi gel vatandaş pornoya gel tarzı açıklamalar yapmasaydı haberim olmayacaktı (tabikide genelde tempo almıyorum). 


Bir kere çekeni asla tanımıyorum ve kesinlikle yaptığını desteklemiyorum çünkü Tempo Dergisi'nde ki ropörtajı okudum ve aşırı samimiyetsiz geldi. ( abi madem ki bu kadar çığır açacak birşey yaptığını düşünüyorsun bu garip konuşmalar, röportajlar niye? ayrıca porno çekmenin özgürlüklerin sınanması ile alakası ne ?Porno çekmenin sınırları aşan bir eylem olduğunu düşünüyor isen zaten o zaman senin porno çekmenin toplumsal veya bireysel özgürlükler içerisinde değerlendirilmesi mümkün değil. Madem bi bok yedin gayet normal davran.. Ama haklı öyle kafada okula böyle tez) Akademik özgürlüğün sınırlarını porno çekerek test etmek, yumurtaya can veren allahı ketenpereye getirdiğini sanarak saf gibi türban üstüne peruk takmak veya makyajlı surat üstüne türbanla kamusal alana çıkmaktan farklı değil benim gözümde.

Hiç şaşırmadım bizim okul her zaman öyleydi be özgür ruhuyla her kesimi goygoylardı. Türban sorunu , Ermeni sorunu, Kürt sorunu konferansları yapılırdı ama nedense hep vize veya final zamanı tam bizim sınavlarla aynı gün aynı saat. Bir hocamızın dersi vardı hukuk tarihi diye canım benim peygamberleri anlatırdı üstünede iki tane feto hocayla dinler arası diyalog toplantı anısı patlatırdı tadından yenmez.

900lü hatla kurulan okul nasıl pornoya hayır der? geyiği yapmayacağım çünkü bu lafı edenlerin çoğu doğmamış torunumun rızkını yiyenlere ayılıp bayılıyor. Adam kara parayı almış göz göre göre aklamış sende bende oraya köpekler gibi parayı saya saya mezun olmuşuz artık bırakalım bu işleri.

Yalvarıyorum dalga mı geçiyorsunuz? Bu ne saçmalık biri lokum gibi bir hoca bulmuş adama sözünü geçirmiş tez olarak porno film çekmiş,   (porno abi porno film hiç mi sorgulamaz insan? neden evladım niçin yavrum diye?) sonra fimin yönetmeni ay benim bi canım sıkıldı diyerekten, o hani hiç tasvip etmediğimiz amanın Türkiye İran mı oluyor diye bir tarafımızı yırttıklarımızgiller gibi özgürlük kisvesi altında bir ropörtaj vermiş, dedikodu yazarı Cüneyt Özdemir korsan dvd satıcıları gibi gel gel pornoya gel diye tweet atmış, koskoca bölümün kurucusu , senelerin hocası okuldan atılmış, zeka seviyemiz hızla düşüyor.

Cidden insanlık artık delirmiş gibi. Geçen gün bir yazı okudum Homo Sapiens'in yani düşünen , sürekli iletişim halince olan, sosyal mecralarda gezinen türün sonu geldi artık Homo Novus yani düşünen+bilinç sahibi olan insanlar geliyor diye kesinlikle katılıyorum.
  
Bir ay üç hafta kesinlikle olmasın, Cüneyt Özdemir Bizden Kaçmaz'ı sunsun, bitirme tezi olarak porno çeken genç hocasının dirayetine yakışır açıklamalar yapsın yada  gitsin  artık Seda Sayan'a filan ağlasın, koskoca üniversite öğretim üyelerine yasadışı örgüt üyesi muamelesi yapar gibi bilgisayarlarının hardisklerini söküp, oda kapılarına kilit vurup, ilişik kesmeyi bıraksın.