Friday, April 29, 2011

01.2023




Şu an cümleten Back to the Future Part II'da, J. Fox'un 2015 oha uzay diye gittiği yere sadece dört seneyiz. 2011 kıyamet değilse zaten 2012'den iş çıkmaz, belli ki 2023'ü görücez. 

01. 2023, Istanbul; doğu, batı ve orta olmak üzere üç kıtaya bölünmüş. Ben tabiiki de batıda; Türkiye'nin en doğusundan (pek sanmıyorum ama inşallah hala Türkiye'ye ait kalır.) Istanbul'a zorla getirilen kapkaççı ve torbacı kardeşlerimle aynı kıtadayım! Sabah işe gitmek için hazırlanıyorum; duş aldım, giyindim, kıpkırmızı ruj, takma kirpik, on numara makyaj yaptım. Tam kapıdan çıkacağım, türban/başörtüsü/bone etc. herneyse onu takmayı unutmuşum. (Makyajsız olmuyo bu melet. Yeter ki, saçındaki iki kıl hariç her yerin dikkat çeksin.) Aslında hiç önemli değil ama başbakanımız!!!!! Çok pardon devlet başkanımız öyle buyurdu si.e si.e takıcaz!

Taksim'e doğru yürüyorum içim içime sığmıyor. AKM yıkılılalı yıllaaaaaar olmuş. Nihayet yerine cami görünümlü nükleer santral yapılmış. Oh be! Hafta sonları beleşe tüp ve çakmak doldurmaya gidebileceğimiz bir yer var artık. Hep televizyon hep televizyon, Nereye kadar?  Radyasyonda istediğim verimi tam olarak alamıyordum. 

Neyse işe geldim. Bütün erkek iş arkadaşlarım tıraşlarını olmuş, bademi komuş! Internetten gazete okuyacağım ama googleyamıyorum, TİB müstehcen arama sonuçları veriyor diye engellemiş. Ama allahtan sayın başbakanımız, pardon devlet başkanımız gibi bende engelli sitelere girebiliyorum. Köşe yazarlarına bakıyorum hepsi Silivri'de. Olsun orası da artık boğaz. Başbakanımız, pardon devlet başkanımız, onları boğaza götüremedi belki ama boğazı onlara getirdi. Helal koçuma! Hem artık boğazdan transatlantik geçmediği için, Bebek'den, haşemayla,  haremlik-selamlık denize bile girilebiliyor.

ÖSYMYGSKPPSALES başkanı Ali Demir, hala gerizekalının başkanı. Kuranın şifresini çözdüm diyen,  Jim Morrison'ın en kötü replikası çocukla, ultra mega dev kiriptoyu bulmaya çalışıyorlar. Kalantor başına düşen milli gelir: senelik 500000 TL. Eeee tabiki de bu genel ortalamayı yükseltiyor yani herkes zengin. Tecavüzcü erkeklerin pipisi kesiliyor, kadınlar kuma gömülüp taşlanıyor. Obeze şişko, hayat kadınına orospu, maçolara sığır, TUZLUK KARILARA ECE VAHAPOĞLU  deniyor. 

Festival, konser, sponsor filan böyle şeyler vardı gençliğimizde, en son 11 Haziran 2011'de gece 24.00'den önce +24 olduğum için içebilmiştim en son rakımı. ARTIK KAMUSAL ALANDA ALKOL YASAK, AÇILIM TARZİNGEN!! Şimdi CUMA'YI iple çekiyorum; El altından illegal aldığım rakımdan, evde Rahaaaaaaaaaaaaaatt rahaaaaaaaaaaaaaat bir yudum almak için!!  

Monday, April 25, 2011

Dev Bir Kediyim

Bir embesil olarak aylardır blog ayarlarımı yapamadım, hayatıma giren çıkan milyonlarca erkeğe sordum fekat 38 punto, kan portakalı kırmızısı, ''mahkeme kararı ile kapatılmıştır''.  zavallılığından, dev yakışıklı, ultra zeki, mega karizmatik erkeğim; alankayam tunçum kurtardı beni.

Engelleri sende kaldır siteleri ararken, İstanbul Film Festivali'nin 30. yıl anniverseryası için kendi festival hikayemi yazdım. Ohannesburger bir de birinci oldum.  ( Herkes yaz yaz dedidiği için utanarak link atıyorum. Ölsem bahsetmem. Hatta şu an 45 senelik ego depoladım bundan sonra mağarada yalnız yaşasam gam yemem.) Başka birşeyler karalamıştım ama hayatımda insan yerine sünger olduğu için toparlayamadım şu an. O arada siz beni şakşaklayın madem. Ha bir de allah için ÜLKEME İYİ BAKIN! yoksa çok pis gönül koyarım.



25
Şubat

İstanbul Film Festivali, çoçukluk, ergenlik ve erginlik olmak üzere yaklaşık 23 senedir bazen bir zorunluluk, bazen bir heyecan, bazen de bir mutluluk olarak ister istemez hayatımda.İster istemez diyorum çünkü babaları beş yaşındaki çocukları sirke, buz patenine,lunaparka götürüken benim babam bütün zırlamalarıma ve tepinmelerime direnerek ısrarla her İstanbul Film Festivali´nde günde en az iki filme beni yanında götürürdü. Film festivali olduğu zaman malum ara yok karnım acıkır, çişim gelir, uykum gelir, film zaten rusça, altyazısı ingilizce, bir de önde bi yazı daha var o türkçe ama hep cüceydim zaten göremezdim neler çektim. Çok iyi hatırlıyorum birgün Otomatik Portakal´a gitmiştik zaten başroldeki çocuğa aşkımdan ölücem ( o zamandan belliymiş yanlış seçimlerin kadınıyım), benim babam niye normal babalar gibi baklava dilimli süveter giyip pazarları kebapçı programı yapmıyor? niye beni sürekli böyle garip yerlere getiriyor diye böğürerekten ağlamıştım, annem çimdikleriyle zor kendime getirmişti.

Şimdi 28 yaşındayım şu an bütün taşlar yerine oturdu adam çok cool adammış ama tabiki de o zamanın öcünü en fantastik, en bağımsız filmlere onu da yanımda sürüyerek alıyorum. Genelde tercihim 120 dakidan aşağı olanlardan da olmuyor.