Sunday, August 5, 2012

11 AYI'NIN SULTANI





.
İKİYÜZLÜ OLMAK: 4 YILDIR OLMAYAN BİR ÖRGÜT YÜZÜNDEN İNSANLARI SUÇSUZ YERE HAPİSTE TUTARKEN, 30 YIL ÖNCE AYNI SEBEPTEN YILLARCA HAPİS YATAN VE İŞKENCE GÖREN İNSANLARIN YATTIĞI YERLERİ, MADAMME TUSSAUD GEZER GİBİ GEZMEK...


Kimle ve nerdeydi hatırlamıyorum ama geçen gün yine ve yine 8888888 milyonuncu kez '' Ama senin gibi İstanbul'da doğmadı, aynı olanaklara sahip değildi, televizyonu kahvede, telefonu Turkcell reklamlarında, karıyı da kaynının kaynının kaynında gördü. Hatta acı nedir bilmeden yağmurlu gün görmeden büyüdü... Ona dağa çıkıp gerilla olmaktan, sokaklarda tiner çekip dilenmekten, beyaz atletle her gördüğü kukuya yapışmaktan başka şans bırakmadılar.

Peki biz böyük şehrin bağrında o en iyi okullarda (ki gercekten tanıstıgım anda ilk sordugum soru o insanın mezun olduğu lisedir) götümüzde gap donlar, elinizde kanabis kavillaralan (n'yi bilerek yazıyorum çünkü büyük ergensiniz abi, grow up) büyüdük. Üstüne plazalarda iş bulduk, öğlenleri Kanyon'larda, akşamları Karaköy'lerde yimekler yedik. SİRİ GİBİ HAYVANİ BİR ZEKA ÜRÜNÜ ÖZELLİĞİ OLAN AYBON 4S'LERDE, ANCA  FEYZBUK, İNSTA RAAAAM, AYJASTÇEKTİN özelliğini kullanan insanlar olduk. Şehrin en sikimsonik yerine en guzel yeri dedik, en zevzek işlere hayvani ilüstrasyonlar yaptık.

EEEEE NE OLDU AMK?

Hiç fakir-zengin, sosyalist-milliyetçi/dinci, ateist vs. vs. vs. edebiyatı yapmak için yazmadım bütün bunları... Aslında okumayı yazmayı, parayı pulu, İstanbul'da ya da mağarada doğmayı siktir edin ya da etmeyin... Küçükken kuran kursuna gitmiş ama incille tevratı okumuş ama hiçbir sikime inanmamayı seçmiş bir insan olarak (çünkü ayrı ayrı dinler olmasının hiçbir mantığı yok en en özünü anlarsak; cennette huri sikmek için tek amacımız iyi birer birey olmak) tek kriterimiz insan olmak.

İnsan olmak ve iyi bir insan olmak nasıl bir şey biliyor musunuz; bunun parayla pulla, veya kültürlü anayla babayla, okulla kitapla, dinle sexle alakası bile yok. ÇÜNKÜ EN NİHAYETİNDE HEPİMİZ TÜRKİYE'DE DOĞDUK! Valla ister inanın ister inanmayın ama sadece biraz hatırlayın; aman çocuğum bir ortama girdiğinde elini sık tanış insanlarla, aman çocuğum yemek yerken insanlara da sor canları ister, aman evladım girdiğin ortamda  GÜNAYDIN'I, İYİ AKŞAMLAR'I EKSİK ETME! Aman evladım açı var toku var, zengini var fakiri var. BU LAFLARI ÇOK CİDDİYİM MAĞARADA DOĞAN İBRAHİM TATLISE'İN ANASI DA, EDA TAŞPINAR'IN ANASI DA SÖYLEMİŞTİR.

YANİ ÖZETLE İYİ VE DÜZGÜN BİR İNSAN OLMAK İÇİN HERHANGİ BİR YERDE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE HERHANGİ BİR ŞEYE SAHİP OLARAK DOĞMAK, HERHANGİ BİRŞEYE İNANIP HERHANGİ BİR ŞEYE İNANMAK GEREKMİYOR...

İYİ VE DÜZGÜN BİR İNSAN OLMANIN TEK FORMÜLÜ= HİÇBİR SİKE SAHİP OLMADAN BÜYÜSEN BİLE, (İNSANİ DEĞERLERİ DE SİKTİR ET, HADİ MÜREBBİYELERLE DE BÜYÜMEDİM AMA) DAĞDAKİ ÇOBANIN BİLE DİKKAT ETTİĞİ NEZAKET KURALLARIDIR!

Hepinize happy Ramadans.. Bir sonraki yazım; başarı ve yalakalık. Rabbim bile eferin evladım diyecek yeminlen... Ay espas mı var? Oysa ki götüme benzeyen bir advertorialdı.. Tüh!

Saturday, February 18, 2012

İZTANBUL

15 Eylül 1982'de İstanbul'un Etiler semtinde, elegan bir ailenin biricik kızı olarak dünyaya geldim. İnsan anasını babasını, doğduğu yeri seçemez ya; allah baba yüzüme İstanbul olarak gülmüş benim. Karım, kocam, anam, babam, elim, kolum İstanbul. Aşırı kültürlü ve kuul olduğum için, sık sık gerek yurtiçi gerek yurtdışı seyahatlerinde bulunsam da o gidişlerin İstanbul'a dönüşür beni mutlu eden. Her dönüşte, ilk defa geliyormuş gibi seyrederim İstanbul'u. Burda doğup büyümeyenler için, ne kadar Boğaz, Taksim, Nişantaşı olsa da İstanbul; buralı olanlar bilir;  İstanbul'u yakışıklı yapan; Selimiye Kışlası'dır, Kuleli Askeri Lisesi'dir, Haydarpaşa'dır. Küçükken sorardım kendime; neden hep güzel araziler askeri arazi diye? Şimdi çok çok iyi anlıyorum, İstanbul'u sevmenin ne olduğunu anlamayan embesiller gelip o arazilere Otel, AVM AMK; Toplu Konut dikip içine etmesin diyeymiş. Başka İstanbul yok öküzler, yeter içine ettiniz! 2 kuruş para için İstanbul'u, ağzı yüzü ayrı duran, hepsi birbirinin replikası estetikli karılara benzetmeyin! Neyse parası toplayalım aramızda da, ananızı da alıp gidin!  

Friday, January 6, 2012

Yeter Ama Hayır!


                   ?ZINISIM  ADNIKRAF  NİNEKİLHET 


''İrtica ile mücadele'' suç mudur? Hadi, suç olarak kabul edelim, irtica ile mücadele eden bir grup insan bunu Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya TEŞEBBÜS ETMEK adına nasıl yapabilir. Teşebbüs'ün oluşması için hangi unsurların bir araya gelmesi gerektiğini yalvarırım bir insan çıkıp söylesin! Artık gerçekten embesil papağanlar gibi, ''ama Türkiye sivilleşiyor, yaşasın demokrasi! panpa'' demek nasıl bir gerizekalılıktır. Sivilleşme, askeri darbenin rövanşını bütün askerleri ve bütün aydınları, elde avuçta doğru dürüst deliller olmadan, hapse tıkıp özgürlüklerinden mahrum ederek mi olur? Türkiye, şu anda küçükken annesinden yediği dayakların acısını ergenliğinden başlayarak bütün karıları tokatlayarak alan, seri katil ruhlu bir oğlan çocuğu gibidir.

Bize Hukuk Fakültesi'nde Ceza Özel, Ceza Genel ve Ceza Usul derslerinde kafamıza vura vura, '' aman dikkat edin insanları özgürlüğünden mahrum etmek çok büyük bir cezadır, aman iyi düşünün, aman kendinizi yerine koyun'' ''katil bile olsa, suçsuzluğu kanıtlanana kadar suçsuzdur'' öğretildi. Şimdi Hopa'daki vatandaştan, üniversite öğrencisine, sokak simitçisinden, mahalledeki ağdacı Bengisu abla'ya kadar herkes örgüt üyesi. Çok iyi hatırlıyorum staj yaparken Özel Yetkili Ağır Ceza'daki bir dosyadan fotokopi almak için gitim. Aman yarebbim, kimlik göster, onu arat, bunu göster, o yetki, bu bilmem ne, o imza... O zamanlar safmışım, alaydım elime bir TARAF gazetesi kıçımı başımı yaya yaya girer, altını üstüne getirirdim.

Eski Genel Kurmay Başkanı hapse girdi, oh artık sivilleştik, ekol demoratik bir özgürlükler ülkeyiz diyebilir miyiz gerçekten?

Bu talihsiz olaylar silsilesinde görünen tek şey İlker B.'nin başına gelendir. Kıçı kurtaracağım diye yalakalık yapsan bile yine TÜRK TİPİ DEMOKRATİKLEŞME'den nasibini alıyorsun. Hapisteki askelerin hepsinin emri yerine getirdik deyip İlker B.'yi mapusta aralarında şereflendirmek istemesinin nedeni, yaptığı irtica ile mücadele ve internet andıç'ı değil, ( oda neyse dijital ajansa kreatif direktör olacak sicil var adamda) onun 2 senedir yaptıklarının vebalidir.

Ama tabi demokrasi; Tayyiban'ın kendine yakışmayanı sikmesidir. Erbakan hocacılarına yaş haddinden dokunmadılar, dedem yaşında herifler örgüt üyesi diye hapiste. 

Sunday, January 1, 2012

BAY BAY 2011


Koyduğum fotoğramı çok beğendim(http://suninherbits.tumblr.com/ çekti) intstağram'da halleşmeyin ama ya, 2012'de yapmayın bunu. O ne öyle, aplikasyonunu sevdim, indir onu bebeğim halleşmeleri. Ben bile digital bitch olarak hala bir ses, bir mektup kovalarım...

Son bir haftadır sürekli 2011'de o oldu, bu oldu, nankör çıktı sırtımdan bıçakladı; adi çıktı, sevgilimi elimden aldı; hortumcu çıktı cebimi deldi geçti, topluca koyalım götüne 2012'ye hayvanlamasına kalplerimiz kadar tertemiz sayfa açaraktan bodozlama girelim goygoyunda savrulup duruyoruz. Benim blogum ya burası bir de artık reklamcıyım piçim, artı hayvan gibi egom var, bütün karılar bana hasta, bütün cannes'lık fikirler bende ya; ben de kendimden bahsedeceğim bu yazının devamında...

Ben genel olarak büyük beklentilerin çok büyük hayal kırılığı getirdiğine ve ummadığın anda kapına gelene de mutlaka ''He de'' me ne inanırım o yüzden kuantum kafaları beni pek açmaz. Birşeyi istiyorsan gerçekten iste, ışın kılıcınla enerjini ver  filan pek tutmaz bende. Mesela iki senedir yılbaşı piyangosuna hayvanlamasına kuantum yaptım, 2011 ve 2012'ye üçün biri ve ben 10'dan geri sayarak girdik. Kızlar her pazartesi rejime girme kararı alır ya;  ben 2011'de her pazartesi, daha sakin, içi dışı bir olmayan, hiiiiiiiiç şeffaf olmayan,  kapalı kutu bi kız olucam! kararları aldım . Her cuma akşamı beceremediğim için ağladım. İşe gelirsek, içimdeki ohm şanti;  ''bi siktir''' dedi ve nihayet doğru yolu buldum. Hayatım artık sınırlı karakterde sınırsız karakter! Neyse kariyeri böyle yedik.

Aşk'a gelirsek tam orda yine kendimi anlatamadım. Biliyorum yine korkuttum seni. Hani ''o erkekler hırçın kız görünce  kaçar '' var ya galiba ben onda dejavuyu kimseye kaptırmıyorum. Ama ne var ki bunda kötü, ben sadece basit davranıp derin düşündüğümü, öküz görünüp hayvan gibi duygusal olduğumu, çok sosyal görünüp minimal ve asosyal hayat kovaladığımı anlayabilecek insanı aradım, aradım, aradım... Bir de o çivi çiviyi söker ve all the single ladies kafası varya, o büyük saçmalık hatta saçmalıktan öte fahişelik reloaded! Birini seversin ayrılırsın acısını tek başına kırmızı şarap ve godard/truffaut/me you and every one we know ile aşarsın geçer. geçmeyedebilir garantisini veremem:) Evlilik iyidir dediğimde dalga geçiyor herkes. Olum kendinize gelin daha kaç kişiyle yat kalk, hediye al, kavga et, sarhoşken mesaj at, bilek kes? Benim irman ve kirman diye evli iki arkadaşım var, ara ara kavga, genellikle arkadaşlık, her zaman sevgi ve sonsuz aşk mottosunu öküz gibi uyguladılar.Gayet ibretlik izliyorum onları 3 senedir. ERKEK DEĞİLİM DİYE Mİ BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM BİLEMEDİM. HAYATTA DAHA FAZLA KİŞİYLE OLMAYI ASLINDA HİÇBİRİMİZ İSTEMİYORUZ BENCE İÇTEN İÇE. He sorumluluksa problem, İstanbul kızlarıyız biz kendi paramızı kendimiz kazanır, anamıza babamıza bile yük olmayız! Commintment'sa the biggest problem ; zaten 30'a kadar skoru yap, sonra sana gelen hanıma da gelir, karşılıklı boynuzlaşır gül gibi geçinip gidersiniz. Bir de hep söylerim; insan gerçekten sevdiğine ''şurda şu düğünü yap, şurda balayı ayarla, bana şunu al, altıma at al, üstüme önce sen bi yat sonra da kat al' diyemez. İnsan sevdiğini si-ke-mez!  Neyin nerde nasıl olduğu hiç önemli değil ki! NEYİN KİMLE OLDUĞU ÖNEMLİ!!!

Hiçbir arkadaş, hiçbir alkol, hiçbir uyuşturucu, hiçbir ayakkabı, hiçbir çanta, hiçbir tatil, hiçbir meyhane; yavuklundan gördüğün desteğin, aşkın ve sevginin yerine geçemez. Adem baba ile havva anneden beri bu böyle. He yok tersine düşünen varsa mutlusuzluk ve depresyon içinde o pis t-shirtü ve elinde birasıyla mezar taşı bakmaya başlasın, gerçi onunda aplikasyonu çıktı hiç zahmet etmesin.

Çok uzun yazıyorum ama September'dan beri döşememişim bloga! Eğer kalp kırmakla alakalı değilse, yürü koçum hatalı değilsin sakın sollama! İyilik yolunu gerçekten bulur; ben 2011'in son haftası eğer kimseye büyü yapmadıysam bunu gördüm. ''Be yourself ''i Oskar Vayld mı dediydi?

Hepinize isteğiniz kafalarda bi növ yiır diliyorum! Bir de nolur birbirinizi sevin, ama severken gebertmeyin, azıcık gösterin...

PS: Bazı kelimeler imla hatalarıyla güzel. Hukukçuyum+ metin yazarıyım, iyi biliyorum ne nasıl yazılır! Kendi kendini boklayan bir insan modeliyim; insanlık adına daha büyük bir adım atamam.