Wednesday, March 24, 2010

BAŞLIK YAZMAYA KORKUYORUM


Geçen gün şöyle bir haber okudum hangi gazeteydi  tam olarak hatırlamıyorum. Olaylar silsilesi şu şekilde tezahür ediyor;  Adamın biri seneler evvel yabancı bir hayat kadınıyla ilişkiye giriyor, o gün bugündür aids oldum korkusu yaşıyor.Ancak adam ne test yaptırmış ne de aids olup olmadığı hakkında bir netlik var. Adam nerdeyse on sene bu şekilde test mest yaptırmadan aidsmiyim, değilmiyim, yoksa neyim diye yaşamaya (buna yaşamak denirse, kendiyle cebelleşmeye) devam ediyor. En sonunda da artık bu korku o kadar içini kemiriyorki dayanamayıp intihar ediyor.

Gerçekten sözün bittiği yer tamda orasıymış, inanamadım. Neyse aslında çok boktan ve depresif bi konu ama vücudumun muhtelif yerlerindeki bütün algı ve çakraları açmış bulunması sebebiyetiyle bu konuya parmak basmak istedim. Adam fiziken belki son derece sağlıklı hatta 30-40 sene daha ömrü var. Ama zaten ruhen hayatını devam ettirmesi kesinlikle imkanlar dahilinde gelmedi bana. İnsan hayatında bu kadar büyük korkularla nasıl yaşar ki? Zaten 3 adet kaçınılmaz son var:

  • ya kafaya huniyi, üstüne arkadan bağlamalı beyaz gömleği çekip, seri bi şekilde en yakın mental disorder kliniği boylar
  • ya bu korkuları yüzünden çekilmeeeez, uyuuuuz, gıcıııık, antipatiiik,geçimsiiiiz, kendini beğenmiiiş,ama egomanyaklığı her zaman baki, yalnızlığı da daimi surette yanında kar kalacak bir tırsak olur.
  • ya da atacağı herhangi bir adımın olası iyi, kötü, berbat, muhteşem veya orta karar sonuçlarından allah gibi korktuğu için yerinde seker durur.
 Bilmiyorum acep daha göt kadarken ağzımızı açtığımız anda ''ağzına biber sürerim'' diye korkutulmaktan mıdır? İki hiperaktif hareket üstüne; ''yaramazlık yaparsan seni yoldan geçen bohçacı, sütçü ve benzeri outdoor serbest meslek erbabına hibe ederim'' diye tehdit edilmekten midir? Acaba beni gerçekten anam babammı doğurdu, yoksa cami avlusundan mı aldılar paranoyasından mıdır?

Biraz daha serpilip ilköğretim çağına geldiğimizde de durum içinde bulunulan hal ve şartlara istinaden şu şekilde uyarlanır gider; Uyuz sınıf öğretmeni ( sınıf öğretmeni de ne demekse) soru sorduğunda aman yanlış cevap verirsem götü boklu aliyle sümüklü dilararararaaaaa beni refuze edermi? Bugün çıkışta servis amcanın servisinde en arka sıraya kurulsam, söz konusu oturağın seri katil maliki mertcan azımı burnumu kırarmı? Burnumu karıştırdığımda içinden çıkan türbe yeşili mutantı fırlatsam, aşık olduğum çocuğun alnının orta yerine yapışırmı?

Azıcık daha yol alıp tiineycır periyoda geldiğimizde; ona aşık olduğumu bi cesaret yazılı, sözlü, veya şarkılı, türkülü ( biraz sezen, biraz ibo soundlu veya jamboncoviden always, mariah carey'den my all yada your still the one i ruuuuuun to, the one that i bilooongg to eşliğinde) ve hatta aracılı veya aracısız söylesem, 30 kişilik gansta grubunu toplayıp benimle alay geçerlermi? Cemlen yatsam mıııııı, yatmasam mıııı?  Yattığımı duysalar arkamdan fahişe derlermi? (kesin derler aslında biliyorum ama bu olayın ehemmiyetini kaybetmesi ne kadar zaman alır?) Kız arkadaşım 17 yaşında hala sadece oyuncak ayı poposu değmiş bir bakir olduğumu, fakat bir hafta içinde herhangi bir masajcıda ilkdefa milli olacağımı öğrense, götüme tekmeyi basarmı? Cumartesi fridayse gitsek chicken fingersla beraber long island ice tea içsem param çıkışırmı? üstümdeki tommy hillfiger ın çakma olduğu çokmu bariz? Yatılan karıyla evlenimez eğlenilir, ben köyden 13 yaşında bakire alsam daha mı iyi? Üniversiteyi kazanamazsam ailem hala beni severmi?

Üniversiteye çok kuuul bir başlangıç yapılır. Artık o ana kadar olan hayatındaki bütün yaşadıkların veya yaşayamadıkların, yediğin veya yiyemediğin bütün dayaklar, bütün aptallıkların, bütün başarıların veya başarısızlıkların ve bütün eski arkadaşlarınla beraber aslında bütün korkularınında geride kalması için ilk şans tamda bu noktada eline geçer. Ama bu şansı ancak 17,18 yaşlarındayken muhteşem cesaret sahibi insanlar kullanabiliyo ne yazikki. Diğer bir seçenekde; biriyle çıksam çokmu off the market görünürüm?. Çıkmaya devam etsek diğer herifleri, karıları kaçırırımıyım? mezun olsam acaba en geç 3-5 ay içinde iş bulurmuyum? masterda yapsammmı?Kız arkadaşımla günde 5 defa sex yapıyoruz ama ben yine de onla ciddi düşünmem, nede olsa köyden el değmemiş sipariş yolda geliyomu? Acaba onu sevdiğimi söylesem çok mu cepte olurum? Daha önceki kız arkadaşıma, erkek arkadaşıma, anneme, babama, amcama, teyzeme, anneane,dedeme sevdiğimi söylediğim gibi onada onu sevdiğimi söylesem oda beni bırakıp gidermi? diye hala debelenip durmaktı ki o trende kaçtı.

Artık okul bitti iş güç hayatı, sorumluluklar, karmaşa aman aman hayat üstüme üstüme geliyorrr, ne yapacağım? Bu ikinci şans bundan sonrasıda ele geçmez. Tam bu aşamada; korkularla yerinde saymak yerine, saldım çayıra mevla kayıra, nolucak dünyanın sonumu kafasına girmeyen hiçbir insan evladı nihai mutluluğa ulaşamadı, ulaşamaz, ulaşamayacak! Tam tersi senaryoyu yazıyorum; işe girsem 3-5 ay içinde idare müdürü 7-8 ay içinde genel müdür en geç bir sene içinde de ceo olurmuyum? Burdan aldığım maaşla 5-6 sene içinde studio flat, 8 10 sene içinde de yalı sahibi olurmuyum? Ekonomiye bir türlü kafam basmıyo, ekonomist sevgilime sorsam beni aşağılarmı yada gözünde gerizekalı, kültürsüz bi embesil olurmuyum? Bu saydıklarım en azından bir süre için yapıcı korkular olabilir.

Ama artık 27, 28, 30 ve hatta o eşiği çoktan geçmiş eşşek kadar insan olupta;
Acaba birini sevsem, bağlansam beni terk edip gider mi?
Acaba biriyle beraber olsam, müstakbel fahişeleri kaçırır mıyım?
Acaba bunla devam etsem, daha yakışıklısını, daha güzelini, daha akıllısını, daha aptalını, daha manyağını, daha kontrollüsünü, daha krosunu, daha kültürlüsünü kaçırır mıyım?
Bi soru sorsam bilmediğimi anlarmı? iyi bişey söylesem kaçar gidermi? Habire sorun yaratmazsam beni çat diye bırakırmı? İlk gecede versem, beni bidaha aramaz mı? İçimi açşam gördüğünden korkar kaçarmı? Fazla açılsam, çokmu savunmasız kalırım? vs. vs. sorunsallarını artık bir şekilde kafada halletmiş olmak gerekiyor, çünkü aksi insanı;

Aslında çok götü kalkık ama içten içe zavallı gibi, aslında acayip kuuuul ama içten içe tam bir looser gibi, aslında acayip fucker ama içten içe iki eliyle bi sikini doğrultamaz gibi, aslında playboy ve ıssız ibne kafasında ama içten içe kendine güvensiz bi hıyar gibi, aslında sevdiği insanı başkasına kaptırdı kaptıracak; (hatta evlendirdi evlendirecek) ama hala o koca kafasıyla yiğitliğine bok sürdürmeden ortalıkta salınıyo gibi; ASLINDA HAYATTA YAPTIĞI HERŞEYİN DOĞRU OLDUĞUNU SANAN,  BİRŞEYİN DEĞERİNİ ANCAK ONU KAYBETİĞİ ZAMAN ANLAYAN, HER DEFASINDA AYNI HATAYI TEKRARLAYIPTA; KENDİ İÇİNİ (OLMAYAN BEYNİNİ) YALANDAN RAHATLATMAK İÇİN KENDİNE BAHANELER YARATAN YALNIZ OLMAYA MAHKUM KORKAK BİR DEBİL GİBİ GİBİ GİBİ gösterir.

Heyyt beee bu sabah öğrendiğim bir ilim bir irfanın verdiği gazla amma yazmışım, gene büyük rollerdeyim. ACABA BU KADAR KORKAK DAVRANMAYA DEVAM EDERSE NOLUR?

Friday, March 19, 2010

Feys

  
FEYSTE ağıma şöle bi yavru düşüremedim ne kadar yakışıklı bi herif bu yarebbim. 

LÜTFEN BU YAZIYI İSMAİL YK'DAN FEYSBUK FEYSBUK ADLI İŞİTSEL ŞÖLEN EŞLİGİNDE OKUYUNUZ.


Genelde ordan burdan alıntı, koyuntu yapmayı tasvip etmiyorum ama bazı bazı beğendiğim İŞLERE de yer vereceğimi  belirtmiştim. Dertli bir okur mektubu içimi parçaladı. Okuduğum anda vuruldum adeta bir sanat eseri, görsel harika, diary of a şizo... Neyse olaylar silsilesi şu şekilde gelişir;

Ablacığım, birkaç önce bir kafeye gitmiştim, orada çalışan çocuk çok ilgimi çekti ve bakışmaya başladık. Bir süre sonra ben ilk adımı attım ve tanıştık. Üniversite öğrencisiymiş, aynı zamanda bu kafede part time çalışıyormuş. Ben de onun gibiyim, çalışıyorum ve aynı zamanda açıköğretimden eğitimimi sürdüyorum...(bir elektriklenme, adeta kalbin kalple frekansının tutması)
  
Ayrıca kafelerde herif kovaliyacağına, kıçını kırıp ders çalısaydın, açıköğretim nedir asker kaçağımısın.

Bakışmalarımız devam etti, hatta birgün bana kahve ısmarladı.(Aferin yol yordam bilen, eli açık, helal süt emmiş bi genç) BEN BİR ADIM DAHA ATMAK İÇİN ONA FACEBOOKTAN MESAJ ATTIM, ÇOK SAMİMİ BİR CEVAP YAZDI. (bir sonraki adım facebook, insanlık için küçük, bizim kız için dev bir adım )

Beni arkadaş listesine eklemesini bekledim ama eklemedi. Belki çekinmiştir diyerek diyerek ben onu ekledim, kabul etti. AMA BİR DE NE GÖREYİM? PROFİLİNDE BİR İLİŞKİSİ OLDUĞU YAZIYOR!!(hahahhaah boyu devrilesice)

Ablacığım ben 24 yaşında, gayet bakımlı, güzel bir genç kızım. Çok hassas bir yapım var. Bu nedenle hayatımda hiçbir erkek arkadaşım olmadı.( Offf hassaslıktanmıdır acep? Bende ona yorucam bundan sonra, ''iyi bahaneymiş son 8 senedir çok hassasım vallaha, ondan date e çıkamıyorum'') Şimdiyse, daha doğru düzgün bir ilişki yaşamadan aldatıldığımı düşünüyorum. (Isn't it ironic?)

Bana aşkla bakıyordu, şimdiye kadar kimse bana öyle bakmamıştı. (Bende bundan sonra aşkla bakan adam istiyorum, ağzı açık ayran delisi gibi bön bön bakmasın mümkünse.) İçim yanıyor... Neden ondan bu kadar hoşlandım ki? Şimdi çok üzgünüm. Neden böyle yaptığını, neden canımı yaktığını anlamadım.


veeeeeeeeeeeee  muhteşem cevap, son noktayı koymuş;

Sadece teknoloji değişti, iletişim olanakları modernleşti.
Mektupların yerini internet ve cep telefonları aldı. (haşaaaaa ne münasebet; kokulu, öpcüklü, bi de romantik şiirli yavuklu mektubunun yerini hiçbir iphone, hiçbir blekberibold tutmadı, tutamaz.)Ama olay 40 yıldır değişmedi. Üzüntü ve gözyaşı hep aynı...( ve hatta muz kabuğu )

Sevgili kızım, bu genç adam sana yüz vermemiş, seninle buluşmak istememiş, pek çoklarının yaptığı gibi ona olan zaafından yararlanıp seninle ilişki yaşamamış. şimdi neden suçluyorsun onu? Kızım, ilk adımı atan sensin, FACEBOOK'TA ARKADAŞ LİSTESİNE EKLEYEN SENSİN. Oda seni kırmamak için kabul etmiş...     (bundan sonrasını ancak  antidepresanı inceden votkayla ezip, bileklere jilet atmak paklar.)

BENCE BU CEVAP KESİNLİKLE YA 50 YAŞINA GELİP  HALA 15LİK KIZ KOVALAYAN Bİ ERKEKTEN YADA TESTOSTERON ORANI TAVAN YAPMIŞ Bİ MANYAK TARAFINDAN VERİLMİŞ.

Saygılar & İyi haftasonları

Monday, March 15, 2010

Bencillik Çağı




Hayalimdeki bencil figürünü daha iyi anlatan bir fotoğraf olamazdı fffffoundladığım gibi koydum.

Yalnızlık, en azından mütemadi yalnızlık, bence içten içe bencillikten gebermek, insanlarla iletişim halinde olmaktan ödü patlamak, hayatında üç beş ya da daha fazla kişiyi tutabilmek için çaba sarfetmenin dayanılmaz ağırlığı altında ezilip büzülmek; aslında iktidarsız olup darbeli matkap edasıyla salınmak gibi, aslında gay olduğunu bilmek ama göt korkusundan millete çaktırmaya tırsmak gibi, aslında gay olmak ama utanmadan homofobik takılmak gibi, aslında o filmi hiç izlememiş, o kitabı hiç okumamış, o şarkıyı hayatında hiç duymamış olup googlayıp wikileyip osuruktan teyyare bilgilerle ona buna hava basmaya çalışmak gibi...

Kendi karakterinden, kendi hayatından yola çıkıp 71 milyon türkü, 1 milyar 330 milyon çinliyi hatta 6.805.000.0000  milyar dünyalıyı genellemek gibi...

Bir adet sikkodan ilüstrasyona milyonlarca anlam yüklemek, yeee kımooon madafaka sepya götüm bi fotoğrafa roman düzmek. Herhangi bir filmde, resimde, enstalasyonda, görsel, işitsel, otta bokta hayatın anlamını bulmak..ama yanıbaşında dikilen, bir süredir orda duran, aslında yıllardır hep yanında olan, ya da sanki yıllardır hayatında varolan diğerlerine hiç benzemeyeni, ya da bin senelik arkadaşını görememek, görmek ama anlayamamak, aslında ne yaşadığını , nasıl olduğunu sormaya tenezzül etmemek... sormaktan korkmak

Sürekli benim sevgilim, benim hayatım, ben bunu yaptım, ben çok yetenekliyim, ben çok zekiyim, ben buraya gitmek istiyorum, ben burada kalmak istiyorum, ben oraya gelmem, ben çok eğlendim, ben çok mutsuzum, ben çok açım, ben çok tokum, ben sıkıldım, ben hep kendimi dinler dinler düşünür düşünüüür kurarım.

Sakin kalmak, kalabalıktan uzaklaşmak, kendine zaman ayırmak, tek başına kitap okumak, tek başına uyumak bu yalnızlık değil bu kafa dinlemek, kendine vakit ayırmak, yalnız değil bir süre tek başına kalmak o kadar.

Yalnız kalmak , yalnız kalmak istemek en kolayı, bu bir tercih değil bi zayıflık. ZOR OLAN HAYATINDA BİRİNİ, BİRİLERİNİ TUTMAYI BAŞARABİLMEK, yerse!

Politik olmak, optimist olmak, güleryüzlü olmak, anlayışlı olmak, yalaka olmak, empatik antipatik, goygoycu olmak değil! GERÇEK OLMAK. Kesinlikle hayatında her zaman gerçek insanları var etmek, sadecece hafta sonları gece üçten beşe görüpte konuştuğun, öptüğün, s..tiin sürreal gereksiz illüzyonu değil, yanlış yaptığında eşşek yüküyle laf işiteceğin, doğru yaptığında suratında embesil bir gülümseme kondurucak gerçek insanları tutabilmek.

Gerçekten birşeyler yapmak, çabalamak. Karar verdim artık böyle yapmicam yada yapıcam diye kendini günlerce, aylarca dinleyerek, sittin sene veremeyeceğin sözler tutarak değil,  harekete geçerek, zamanla neler yapabileceğini göstermek.

Şu yaşıma kadar daha bir insan evladına seni seviyorum sözlerini sarfedememiş, hatta genelde insan sevmeyen biri olarak ben galiba sözlere asla inanmıyorum kimsede inandıramaz, insan gerçekten birşey yapmak istiyosa yapar, çabalıyorum, çabaladım ama olmadı hepsi kendi kendini hayal kırıklığına uğrattığın zaman götü kurtarmak için salladığımız boş laf.


Aslında bu yazıyı hiçkimseye yazmadım yada herkese yazdım. Ama yazarken 28 senedir beraber yaşadığım insanlara artık hiç inanıp güvenmediğimi farkettim, bitti... Enerjimi benden sürekli 1 buçuk metre boyumu 100 cm aşan olgunluk, yorgunluk, destek bekleyipte akıl sağlığımı ne kadar bozduklarını görmeyen iki bencil insana değil, 10 SENEDİR HAYATIMDA TUTMAYI BAŞARABİLDİĞİM 7 TANE  DELİYE ve de +1, -1 müstakbel ruh hastalarına vericem.


Biterken; yalnız diil ama tek başına, gerçekten tek başına; ruhunu sıkan bi baba figürü, tutarsız bir anne figürü olmadan kendine hayat kurmayı başarabilmiş insalara hayranım, mümkünse o kadar güçlü olmak istiyorum.

Çok büyük rollerdeyim; amma acıklı yazmışım, 15 dk içinde ayağıma taş bağlayıp fsm köprüsünden atliyacağım.