Saturday, October 16, 2010

Bugün, Yarın, Sonsuza Dek....



 Bunuda Yael saolsun becerebildim:) O yüzden en sevdiğim film sahnesini ona itaf ediyorum.http://www.youtube.com/watch?v=vBNn38ZNUXI  
Bunun çıkması lazım orda ama embesil gibi çıkmıyo arada bi ve asab bozuyo!

Galiba ne varsa dinde imanda var. İlim irfana olan inancımı meteroloji yüzünden kaybetmeyle kaybetmeme arasında çok thin red bir lineda seyir halindeyim. Hani hava 10 derece artacak günlük güneşlik olacaktı?? Bir pus, bir sirrüs bulutu, bir karanlık.. 

Hepimize hayırlı uğurlu olsun Fetocumuz geri geliyomuş (geliyormuş yazmicam tabikide amele gibi, bütün gün yeterince dikkat ediyorum imlaya) bide şu sözleri sarfetmiş ah canım benim yufka yürekli dinler arası diyalogçum: '' Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Demokratikleşme topluma mal oluyor. Darbe lafı edenler de artık edemiyor. Havalar değişince, ben de Türkiye'ye gelmeyi çok istiyorum. Çok özledim. Ölmeden önce vatanımı gezip hasret gidermek istiyorum...'' Bi o eksikti oda gelsin artık şeyhten şemalden geçilmez.,

Çok üzgünüm gerçekten çok içten söylüyorum muhteşem bir adam öldü. Yılmaz Özdil'in tarzını seviyosanız eğer onun yazılarına  kesinlikle tapardınız. Cumhuriyeti her okuduğumda Türkiye'nin amele gerçekleriyle yüzleşmek zorunda olmanın ağırlığını onun yazılarını okuduğum anda üstümden atardım süper insan Deniz Som.... 

Bide niye bütün türk filmleri Nuri Bilge Ceylan etkisinde? O ne be hepsi depresif, karanlık, looser. Ayrıca neden ve neden hepsi üçleme?? Bende nutella, pirzola ve kefir isimli üçleme çekip; karanlık, ensest mağduru, tutunamamış, hep mağdur, hep hayatın sillesini yemiş, bir baltaya sap olamamış ama hep sap olmuş insanların hayatlarından kesitleri yansıtacağım.

Neyse ruh sağlığım açısından bir süre daha alakasız olacağım sosyopolitik, sosyoekonomik, sosyoentellekif konulara.



Kadın kısmının evliliğe bakışı böyleydi acaba erkek kısmısının nasıl?

Biz kızlar nasıl doğduğumuz saniye itibariyle evlenmeye kilitlenmiş olarak doğuyorsak, erkek kısmısı da asla evlenmemeye, hatta  zaruret halinde damarlarında akan son kan damlasına kadar direnmeye and içmiş olarak dünyayaya gelirler. İlişkiye girmeye son derece istekli olmalarına rağmen, ilişki içerisinde olmaya bir o kadar isteksizdirler. Ama napsınlar daha parmak kadarkene bize okulda ''Küçük Ayşe, küçük Ayşe, Ne yapıyorsun bana söyle? dendiğinde ''Bebeğime bakıyorum, Ona ninni söylüyorum ''diyerek direk çoluk çocuktan girmişiz. Erkeklere sormuşlar Küçük asker,küçük asker, Ne yapıyorsun bana söyle? diye ''Tüfeğime bakıyorum, ben kışlama gidiyorum. '' diyerek onlar hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiçç bizi sallamamış direk vatan, millet, sakaryaya bağlamışlar.


Biyolojik olarak uzun uzadıya hiçbirşey düşünmemeye, hiçbir konuda enine boyuna kafa yormamaya kodlanmış bu cins, konu evliliğe geldiği zaman düşünürlerde düşünürler, düşünürlerde düşünürler; ben ne etsem nerelere gitsem? askerliği pas geçip ilticamı etsem? evlenmek için daha çok genç diilmiyim? (40 yaşındada aynı soruyu sorarlar, 60 yaşındada) evlenirsem ayağıma prangalar vurulacakmı? evlenirsem çoluk çocuk peşinde koşturacammı? evlenirsem beni ömrüm boyunca aynı genç kızla aynı evemi tıkacaklar? EVLENİRSEM BAŞKA KARI GÖREMEYECEKMİYİM? SONSUZA DEK AYNI KARIMI OLACAK? ey allahım evet  senin bu suratla bu beyinle 500 karı daha bulma olanağın vardı da müstakbel eşin bu şansı elinden aldı!! Ben zaten en erken 35 bilemedin 40 yaşında 20lik bi çıtırla evlenicem, en olmadı anamgil bana köyden kızoğlan kız alıcak ( ALLAHTAN FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE ÇIKTIDA KÖYDEN ALINAN KIZLARIN HALİ VAKTİ ORTAYA ÇIKTI!) Hem zaten e be cahil hiç mi üçüncü sayfa haberi okumazsın? Adamlar at, dana, eşşek hatta ve hatta o bi sıkımlık canı olan tavuklara bile dadandılar, karıların eli heraldeki boş durmaz, ne bakiresi ne köyü?

''Ben 35 yaşında evlenicem çocuklarım robert kolejde okuyacak filan offf cidden şaka heralde dimi? Yani bir insanın böyle düşünebilmesi için çok ciddi anlamda kafayı yemiş olması yada çok ağır takılıyo olması lazım. Bi kere zaten 2012 dünyanın sonu ahiret günü hepimiz allahın izniyle geberip gidicez. Ayrıca kim yarınını biliyoda 5,6 sene sonrasını bilecek.


Biz nolursa olsun benim olsun derken, erkek kısmısı oluru var mı? varsa ne olur? olursa ne kadarlık ömrü var? diye düşünür. ( hiç inanarak yazmadım bence en fazla 2 saat sonrasını düşünürler.) Biz nolursa olsun diyip atladıktan bir, bilemedin iki ay sonra eeeeeeeee ne olacak bu ilişki diye düşünürüz. Ama erkek kısmısı bunu en baştan düşünür. İlişki biraz uzayınca ee eevlenicem mi? Amanın bağlanıyomuyum yoksam? Aaaaaaa kız yoksa aşık mı oldum ben? Hiiiiiiii hayatım kısıtlanacak mı? Zeki Müren de beni görecek mi ? diye kara kara düşünür dururlar.. Hem birileri onları çekip çevirsin isterler, hem çekip çevirince anammısın babammısın diye söylenip dururlar.. Birazcık doğru laf edersin bu seferde mor çatıya bir iki turları başlar vs.


O kadar sıkıldım ki şu yazıyı yazarken ki zaten o kadar umrumda değil ; Bence evlenme teklifi almak değil , kimin teklif ettiği önemli. Teklif etmek değil, teklif ettiğin zaman önemli ( işte zaman unsuru burda atağa geçer). Benim bünyemde zaman geçtikçe; Ne önemi varki artık? Eeee bu muymuş? hissiyatı oluşup içimi darıyo.. Bu yüzden bence önce kim olduğu, sonra kim tarafından ne zaman olduğu önemli.. Hem ilişkide, hem evlilikte, hem arkadaşlıkta, hem gece, hem gündüz, hem bugün, hem yarın, hem sonsuza dek...

No comments:

Post a Comment